Bülten

VİYANA SATIM SÖZLEŞMESİ (CISG) KAPSAMINDA AYIPTAN DOĞAN SORUMLULUK

VİYANA SATIM SÖZLEŞMESİ LIABILITY FOR DEFECTS

VİYANA SATIM SÖZLEŞMESİ (CISG) KAPSAMINDA AYIPTAN DOĞAN SORUMLULUK

GİRİŞ

Makalemizin konusu 1980 tarihli Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması kapsamında ayıptan doğan sorumluluğa ilişkindir. Bu çerçevede ilk olarak Antlaşma hakkında genel bilgilere yer verilmiştir. Akabinde 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) ile Viyana Satım Sözleşmesi’ndeki ifa engellerinin düzenlenme biçimi ele alınmıştır.

Makalemizin ikinci bölümünde ise Viyana Satım Sözleşmesi’nde ayıptan doğan sorumluluğu karşılayan madde 35 hakkında bazı açıklamalar yapılmıştır. Devamında ise malın sözleşmeye uygun olup olmadığının tespiti için belirlenen “subjektif” ve “objektif” ayıp kavramları incelenmiştir. İkinci bölümde son olarak satım sözleşmesinde alıcının haklarını kullanabilmesi için yerine getirmesi gereken muayene ve ihbar külfeti açıklanmıştır.

Nihayet son olarak ise Viyana Satım Sözleşmesi’ne göre ayıba bağlanan sonuçlardan alıcının seçimlik hakları ve tazminat talebi ele alınmıştır.

BİRİNCİ BÖLÜM

I.Viyana Satım Sözleşmesi ve Türk Borçlar Kanunu ve Viyana Satım Sözleşmesi’nde İfa Engellerinin Düzenlenmesi

1.Viyana Satım Sözleşmesi

Teknolojinin gelişmesiyle birlikte gittikçe artan küreselleşmenin bir sonucu olarak milletlerarası ticaret tüm dünyada yaygınlaşmaktadır. Buna bağlı olarak farklı ülkelerdeki insanlar arasındaki satım sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümünde hangi ülke hukukunun uygulanacağı gibi bir takım sorunlarla karşılaşılmıştır. Viyana Satım Sözleşmesi bu gibi sorunları ortadan kaldırmak ve milletlerarası mal satım hukukuna ilişkin ortak bir düzenlemeye kavuşmak için hazırlanmıştır.

2.Türk Borçlar Kanun’da İfa Engellerinin Düzenlenmesi

Viyana Satım Sözleşmesi 10 Mart 1980 tarihinde Viyana’da düzenlenen bir konferansta görüşülmüş ve 11 Nisan 1980 tarihinde kabul edilmiştir. Sözleşme İsviçre’de 1991 tarihinde, Türkiye’de ise nispeten geç bir tarih olan 2011 yılında yürürlüğe girmiştir. Ayrıca Nisan 2021 tarihi itibariyle sözleşmeye 94 ülke taraftır. Bu anlamda Viyana Satım Sözleşmesi milletlerarası mal satım hukukunun yeknesaklaştırılması için yapılmış temel düzenleme olarak kabul edilmektedir.

Kural olarak sözleşmeler yalnız tam ve doğru ifa ile sona erer. Tam ve doğru ifa ile kast edilen; kararlaştırılan edimin ifasının, ifanın tüm unsurlarına uygun olmasıdır. Dolayısıyla sözleşmenin ifa ile sona ermesi için ifanın tarafları, konusu ve zamanı gibi unsurlara uygun yerine getirilmiş olması gerekir.

6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda (“TBK”) bütün ifa edilmeme hallerini içine alan bir düzenleme yapılmamıştır. Aksine her ifa edilmeme hali için ayrı düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler ifa imkansızlığı (TBK m.27-112-136), temerrüt (TBK m.117-126) ve sözleşmenin müspet ihlalidir.

Ayıptan doğan sorumluluk ise TBK m.219’da düzenlenmiştir. Söz konusu düzenlemeye göre ise satıcı ilk olarak satılanda bulunduğu hususunda vaad ettiği niteliklerin bulunmaması halinde sorumluluğu doğacaktır. İkinci olarak ise satılanda bulunması gereken özelliklerin bulunmamasından satıcının sorumluluğu doğacaktır.

3.Viyana Satım Sözleşmesi’nde İfa Engellerinin Düzenlenmesi

TBK’nın aksine Viyana Satım Sözleşmesi’nde sözleşmenin esaslı ihlali ve esaslı olmayan ihlali şeklinde bir ayrım yapılmıştır. Bununla birlikte sözleşme ifa engellerini tek tip düzenlemiştir. Sözleşmenin hiçbir yerinde ayıp kavramı kullanılmamıştır. Bunun yerine sözleşmeye aykırılık kavramı üzerinde durulmuştur. Ayıptan doğan sorumluluk da sözleşmeye aykırılık teşkil eden hallerden biridir. Böyle bir düzenleme yapılmasının nedeni ise sözleşmenin “Common Law” etkisi taşımasıdır.

İKİNCİ BÖLÜM

II.Viyana Satım Sözleşmesi’ne Göre Sözleşmeye Aykırılık Kavramı ve Ayıptan Doğan Sorumluluğun Maddi ve Şekli Şartları

1.Viyana Satım Sözleşmesi’ne Göre Sözleşmeye Aykırılık Kavramı

CISG m.35 ayıptan doğan sorumluluğu karşılayan temel madde olarak görülmektedir. Buna göre, “(1)Satıcı, miktarı, kalitesi ve türü sözleşmede öngörülen malları, sözleşmede belirtilen paket veya muhafaza içinde teslim etmek zorundadır. (2)Taraflarca aksi kararlaştırılmadığı takdirde, mallar ancak aşağıdaki hallerde sözleşmeye uygun sayılırlar:

(a) aynı türden malların mutat olarak tahsis edildiği kullanım amacına uygun iseler;

(b) sözleşmenin kurulması esnasında açıkça veya zımnen satıcıya bildirilen her türlü özel kullanım amacına uygun iseler; meğerki koşullardan, alıcının, satıcının bilgisine ve değerlendirmesine güvenmediği veya güvenmesinin makul olmadığı anlaşılsın;

(c) satıcının alıcıya örnek veya model olarak sunduğu malların kalitesine sahip iseler;

(d) ilgili türden mallar için mutat sayılan şekilde veya böyle mutat bir şeklin var olmadığı hallerde, malın muhafazası ve korunmasına uygun olan şekilde paketlenmiş iseler.

(3) Alıcının sözleşmenin kurulması anında bildiği veya bilmemesinin mümkün olmadığı sözleşmeye aykırılıklardan satıcı, fıkra 2’nin (a) ilâ (d) bendleri çerçevesinde sorumlu değildir.”

Söz konusu yukarıda belirtilen madde ayıbı subjektif ayıp ve objektif ayıp şeklinde olmak üzere ikiye ayırmıştır. Viyana Satım Sözleşmesi irade serbestisini benimsediği için taraf iradelerine verilen önemden dolayı malın ayıplı olup olmadığının tespiti için ilk olarak taraflar arasında yapılmış olan sözleşme incelenmelidir. Bu kapsamda subjektif ayıp CISG m.35/1’e göre “Teslim edilen malın miktar, kalite, tür ve paketlemesi tarafların aralarındaki sözleşmede belirtildiği gibi olmalıdır.” şeklinde tanımlanabilir. Objektif ayıp ise CISG m.35/2’e göre “Taraflar arasında malın niteliği hususunda bir anlaşma yoksa bakılması gereken genel kriterler belirtilmiştir.” şeklinde tanımlanabilir.

Yukarıda belirtilen tanımlardan da anlaşılacağı üzere tarafların sözleşmede belirlemiş oldukları malın özelliğine ve taraflar arasında malın niteliği hususunda anlaşmanın olup olmamasına göre ayıbın türü değişiklik gösterebilecektir.

2.Viyana Satım Sözleşmesi’ne Göre Ayıptan Doğan Sorumluluğun Maddi Şartları

Viyana Satım Sözleşmesi’nde ayıp temel olarak subjektif ayıptır. Subjektif ayıp, tarafların malın kalitesi, miktarı, türü ve paketlemesi hususlarında kararlaştırdıkları niteliklere aykırı olarak malın teslim edilmesidir. Buna göre teslim edilen malın sözleşmeye uygunluğuna karar verebilmek için öncelikle tarafların aralarında mala ilişkin olarak belirledikleri kriterlere bakılmalıdır.

  • Kalite Eksikliği

Viyana Satım Sözleşmesi’ne göre kalite eksikliği madde 35/1’de düzenlenen subjektif ayıbı oluşturur. Buna göre satıcı alıcıya sözleşmede kararlaştırdıkları malı kararlaştırılan kalitede teslim etmelidir. Aksi takdirde satıcının ayıba karşı sorumluluğu doğar.

  • Miktar Eksikliği

CISG m.35/1’e göre kararlaştırılan miktarda malın teslimi gerekir. Teslim edilen malın miktarı sözleşmede kararlaştırılandan fazla veya eksik ise satıcının sorumluluğu doğacaktır.

  • Tür Eksikliği

Satıcı alıcıya sözleşmede kararlaştırılan türdeki malı teslim etmelidir. Sözleşmede kararlaştırılandan başka bir malın teslimi halinde “Aluid İfa” söz konusu olur. Viyana Satım Sözleşmesi m.35/1’de tür ifa ifadesinin açıkça kullanılması ve sözleşmeye aykırılık kavramının benimsenmesinden dolayı aluid ifa ile ayıplı ifa arasında bir fark gözetilmemiştir. Zira, aluid ifa da sözleşmeye uygun olmayan mal teslimidir. Alman Federal Mahkemesinde 1996 yılında görülen kobalt sülfat teslimine ilişkin uyuşmazlık hakkında verilen karar da bu yöndedir.

  • Paketleme Eksikliği

Viyana Satım Sözleşmesi’nde malın paketlenmesi ve muhafazası TBK’dan farklı olarak malın niteliğinden kabul edilmiştir ve malın kararlaştırılana aykırı paketlenmesi sözleşmeye aykırılığı doğurur. CISG m.35/1 ve 35/2’de malın paketlenmesi düzenlenmiştir. Burada bahsedilen husus Viyana Satım Sözleşmesi m.35/1’e göre tarafların aralarında paketleme hususunda kararlaştırdıkları kriterlere aykırılıklardır.

3.Malın Niteliğinin Belirlenmesindeki Objektif Ölçütler (Objektif Ayıp)

Taraflar arasında yapılan sözleşmede malın niteliği hususunda bir düzenleme yoksa eğer malın sözleşmeye uygun olup olmadığına karar verilirken CISG m.35/2’deki kriterlere bakılır. Bu kriteler, mutad kullanım amacı, özel kullanım amacı, malın ambalajlanması ve örnek veya model üzerine anlaşmadır.

  • Mutad (Olağan) Kullanım Amacı

Taraflar sözleşmede malın niteliğine ilişkin bir düzenleme yapmamışsa CISG m.35/2’deki ölçütler dikkate alınır. CISG m.35/2’de sayılan kıstaslara göre malın sözleşmeye uygun olup olmadığına karar verilir. Malın sözleşmeye uygunluğunun tespitinde bakılacak ilk ölçüt ise mutad kullanım amacıdır.

Buna göre teslim edilen mallar tahsis edildiği amaç göz önünde bulundurularak tespit edilen mutad kullanım amacına uygun olmalıdır. Örneğin; bir buzdolabı yiyeceklerin bozulmasını önleyecek seviyede soğutma özelliğine sahip olmalıdır. Bununla birlikte malın mutad kullanım amacı ülkeden ülkeye farklılık gösterebilmektedir. Viyana Satım Sözleşmesi daha çok uluslararası alanda yapılan satımlardan doğan uyuşmazlıklarda uygulanmaktadır. Buna rağmen Viyana Satım Sözleşmesi’nde mutad kullanım amacının hangi tarafın iç hukuk kuralları dikkate alınarak çözümleneceği hususunda bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumda mutad kullanım amacının belirlenmesinde satıcının ülke standartlarının uygulanması gerektiği kabul edilmektedir. Aksi takdirde satıcının satış yaptığı her ülkenin iç hukuk kurallarını bilmesi gerekecek ve satıcının sorumluluğu hakkaniyete aykırı olarak artacaktır. Yine de somut olayın özelliklerine göre alıcının ülke standartlarının uygulanması da söz konusu olabilmektedir.

  • Özel Kullanım Amacı

Malın niteliği hususunda taraflar arasında bir anlaşma olmadığı durumlarda CISG m.35/2’ye göre değerlendirme yapılak ikinci ölçüt özel kullanım amacıdır. Yukarıda bahsedildiği üzere taraflar sözleşmede özel kullanım amacı kararlaştırmış olabilirler. Bu durumda CISG m.35/1’e göre sözleşmeye uygunluğuna karar verilir. Burada bahsedilen ise malın özel kullanıma uygun olmasına yönelik taraflar arasında bir anlaşma bulunmamasına rağmen satıcının özel kullanıma aykırılıklardan sorumlu olacağıdır. Sözleşmede özel kullanıma ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamasına rağmen satıcının özel kullanım amacına aykırılıklardan sorumluluğunun doğması için ilk olarak “sözleşmenin kurulması esnasında açıkça veya zımnen satıcıya” özel kullanım amacı bildirilmelidir. İkinci olarak alıcı satıcının bilgisine güvenmiş olmalı ve bu güveninde haklı olmalıdır. Bu şartların bulunması halinde satıcının özel kullanıma uygun olmayan mal teslimi sözleşmeye aykırılık teşkil eder.

  • Mutad (Olağan) ve Uygun Paketleme

Taraflar aralarında malın ne şekilde paketleneceği hususunda bir anlaşma yapmamış olsalar bile satıcının CISG m.35/2’ye göre bir paketleme yükümlülüğü vardır. Buna göre mallar mutad (olağan) bir şekilde paketlenerek taşınmalıdır. Ancak sözleşme konusu sektörde mutad (olağan) bir paketleme bulunmuyorsa bu sefer malların zarar görmesini engelleyecek şekilde bir paketleme yapılmalıdır. Aksi takdirde mallar sözleşmeye aykırı teslim edilmiş sayılır.

Satıcının malların zarar görmesini önleyecek şekilde paketleme yapmamasına rağmen mallar zarar görmeden teslim edilmiş olabilir. Bu durumda alıcının sözleşmeye aykırılık iddiasında bulunması CISG m.7’ye göre dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil eder.

  • Örnek veya Model Üzerinde Anlaşma

Taraflar sözleşmenin konusunu belirlemeye yönelik olarak örnek veya model üzerinden anlaşmış olabilirler. Sözleşmenin konusunu oluşturan malın satıcının elinde bulunması ve bunu alıcıya sunması ile gerçekleşen anlaşma örnek üzerine anlaşmadır. Model üzerine anlaşma ise sözleşme konusu malın satıcının elinde bulunmaması durumunda sunulan maldır.

Satım sözleşmesinin konusu taraflar arasında örnek veya model üzerine anlaşılarak belirlenmişse teslim edilen mallar söz konusu örnek veya modele uygun olmalıdır. Aksi takdirde satıcının CISG m.35/2’ye göre sorumluluğu doğacaktır.

4.Viyana Satım Sözleşmesi’ne Göre Ayıptan Doğan Sorumluluğun Şekli Şartları

Kural olarak alıcı ayıptan doğan haklarını kullanabilmek için muayene ve ihbar külfetlerini yerine getirmiş olmalıdır. Buna rağmen CISG m.40 ve m.44’te bu duruma istisnalar getirilmiştir.

  • Alıcının Muayene Yükümlülüğü

CISG m.38/1’e göre “alıcı malları koşulların izin verdiği ölçüde kısa bir süre içerisinde muayene etmek veya ettirmek zorundadır.” hükmüne amirdir. Bu sebeple alıcının teslim edilen malları muayene etmesi ayıptan doğan sorumluluğa ilişkin haklarını kullanabilmesi için bir şarttır. Bu nedenle alıcının malları muayene etmesi bir borç değil külfettir.

Muayenenin amacı teslim edilen malların sözleşmeye uygun olup olmadığının tespitidir. Alıcının yapması gereken muayene için CISG m.38’de belirli bir süre öngörülmemiştir. Bunun yerine alıcının malları muayene etmesindeki süre  “koşulların izin verdiği ölçüde kısa bir süre” olarak belirtilmiştir. Dolayısıyla alıcının malları muayene etmesi malın niteliği ve muayene masrafları gibi somut olayın özelliklerine göre değişiklik gösterebilecektir.

  • Alıcının Ayıpları İhbar Etmesi

Alıcının ayıpları ihbar etmesi CISG m.39’da düzenlenmiştir. İlk olarak alıcı ayıptan doğan haklarını kullanabilmek için malları muayene etmelidir. Daha sonra ise alıcı bu muayene ile saptadığı ayıpları “makul süre içinde” satıcıya ihbar etmelidir.

İhbarın temel amacı satıcının maldaki ayıplardan haberdar edilmesi ve gerekli önlemleri almasına olanak tanınmasıdır. Satıcının gerekli önlemleri alabilmesi için ayıp ihbarında ayıbın niteliği açık bir şekilde belirtilmelidir. Aksi takdirde ihbar hiç yapılmamış sayılır ve alıcı ayıptan doğan haklarını kaybeder.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

5.Viyana Satım Sözleşmesi’ne Göre Ayıba Bağlanan Sonuçlar

Sözleşmenin satıcı tarafından ihlali halinde alıcının sahip olduğu hukuki imkanlar CISG m.45’te düzenlenmiştir. Buna göre “(1) Satıcı, sözleşmeden veya bu antlaşmadan doğan yükümlülüklerinden birini yerine getirmezse, alıcı:

  • Madde 46 ila 52’de öngörülen haklarını kullanabilir.
  • Madde 74 ila 77’de öngörülen tazminatı talep edebilir.

Ayıplı ifa halinde alıcıya seçimlik haklar tanınmıştır. Bunun dışında alıcının tazminat talep etme hakkı saklıdır. Diğer bir ifadeyle alıcı hangi seçimlik hakkını kullanmış olursa olsun tazminat talep etme hakkını kaybetmez.

6.Alıcının Seçimlik Hakları Nelerdir?

  • Satılanın Ayıpsız Bir Benzerinin Teslimini İsteme Hakkı

CISG m.46/2’ye göre alıcı ayıplı mal teslimi ile satıcıdan ayıpsız bir benzerinin teslimini talep edebilir. Alıcının bu seçimlik hakkını kullanabilmesi bir takım şartların bulunmasına bağlıdır. Bu şartlardan ilki CISG m.28’de belirtildiği üzere Viyana Satım Sözleşmesi’ne taraf olan devletin iç hukuku gereği bir mahkeme aynen ifaya karar vermemiş olmalıdır. İkinci olarak alıcının ayıpsız bir benzerinin teslimini isteme hakkını kullanabilmesi için daha önce başka bir seçimlik hakkını kullanmamış olmalıdır. Son olarak ise CISG m.79’da belirtilen, satıcının sorumlu olmayacağı bir hal bulunmamalıdır. Söz konusu şartların gerçekleşmesi ve sözleşmeye aykırılığın CISG m.25’e göre esaslı ihlal teşkil etmesi durumunda alıcı satılanın ayıpsız bir benzerinin teslimini talep edebilir.

  • Ücretsiz Onarım İsteme Hakkı

CISG m.46/3’e göre tarafların sözleşmede kararlaştırmış oldukları ve karşı tarafa teslim edilen mal sözleşmeye aykırıysa alıcı ücretsiz onarım hakkını ileri sürebilir. Ücretsiz onarım talebi malın iyileştirilmesini ve ayıplı kısmın değiştirilmesini kapsar. Ücretsiz onarım hakkının kullanılmasında ayıpsız bir benzerinin teslimi seçimlik hakkının kullanılabilmesi için aranan esaslı ihlal şartı aranmamaktadır. Ayrıca malın parça veya çeşit borcu olması da bir önem arz etmez.

Ücretsiz onarım hakkının kullanılabilmesi için onarım aşırı bir masrafı gerektirmemelidir. Buna göre onarım makul ve satıcıdan beklenebilir nitelikte olmalıdır.  Onarıma rağmen malın sözleşmeye aykırılığı devam ediyorsa alıcı malı tekrar muayene edip aykırılığı bildirerek haklarını yeniden kullanabilir.

  • Bedelde İndirim Talep Etme Hakkı 

CISG m.50’ye göre satım bedeli ödenmiş olsa bile alıcı ayıplı mal teslimi halinde satım bedelinden indirim yapılmasını isteyebilir. Malın onarılması talebinde olduğu gibi bedelden indirim yapılması seçimlik hakkının kullanılabilmesi için esaslı ihlal şartı aranmamaktadır.

Bedelden yapılacak indirim CISG m.50’ye göre “fiilen teslim edilen malların teslim anındaki değeri ile sözleşmeye uygun malların aynı andaki değeri arasındaki farkla orantı” kurularak hesaplanır. Satım bedeli ödenmemişse CISG m.50’ye göre yapılacak indirim yapılarak bedelin ödenmesi gerekirken; satım bedeli ödenmişse alıcı indirilen miktarın iadesini talep edebilir.

Uygulamada satım bedelinden indirim talebine pek rastlanılmamaktadır. Bunun nedeni CISG m.74’e göre istenebilecek tazminat talebinde kusurun aranmaması ve tazminatın bedelden indirimi de kapsamasıdır. Buna rağmen alıcı yine de satım bedelinden indirim talebinin yanında tazminat da talep edebilir. Satım bedelinden indirim ile tazminat talebinde de bulunulması durumunda malın değerindeki düşüş tazminatın hesaplanmasında hesaba katılmaz.

  • Sözleşmeden Dönme Hakkı

Alıcının seçimlik haklarından dönme hakkı CISG m.49’da düzenlenmiştir. Söz konusu maddeye göre dönme hakkının kullanılması iki halde mümkündür. İlk olarak “satıcının sözleşmeden veya bu antlaşmadan doğan yükümlülüklerinden herhangi birini yerine getirmemesi” halinde alıcının dönme hakkı bulunmaktadır (m.49/1-a).

İkinci olarak ise “teslim etmeme durumunda satıcı, alıcı tarafından 47. Madde’nin 1. fıkrası uyarınca verilmiş ek süre içinde malları teslim etmeyeceğini açıklarsa” alıcı sözleşmeden dönebilir (m.49/1-b).

Bahsedilen ikinci halde ifa etmemeye bağlı olarak tanınmış bir dönme hakkı bulunmaktadır. Dolayısıyla ayıptan doğan sorumluluk ile ilgili olarak CISG m.49/1-a hükmü uygulanır. Buna göre alıcının ayıba bağlı olarak sözleşmenin ortadan kalktığını beyan edebilmesi için sözleşmeye aykırılığın esaslı olması gerekir. Alıcının sözleşmeden dönmesiyle her iki taraf da aldıklarını iade eder. Yerine getirilmemiş borçlar ise ortadan kalkacaktır.

  • Alıcının Tazminat Talep Hakkı

Sözleşmenin satıcı tarafından ihlal edilmesi halinde alıcının tazminat talep edebileceği CISG m.45’te belirtilmiştir. Bu kapsamda alıcının yukarıda açıklanan dört seçimlik hakkından birini kullanmış olması tazminat talep etme hakkını ortadan kaldırmayacaktır. Ayrıca alıcının tazminat talep edebilmesi için sözleşmenin ihlalinin esaslı olması şart değildir. Bunun dışında CISG m.74 ile m.77 arasında tazminat hususu detaylı bir şekilde düzenlenmiştir.

Sonuç

Viyana Satım Sözleşmesi’nin temel amacı uluslar arası alanda yapılan satım sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda uygulanmak üzere ortak hukuk kuralları oluşturmaktır. Dolayısıyla Viyana Satım Sözleşmesi birçok hukuk sistemini kapsayacak şekilde düzenlenmiştir. Sözleşmeye hem “Common Law” hem de “Civil Law” ülkelerinden taraflar bulunmaktadır.

“Common Law” hukuk sisteminin bir etkisi olarak Viyana Satım Sözleşmesi’nde ayıp kavramı kullanılmamıştır. Bunun yerine genel olarak sözleşmeye aykırılık üzerinden düzenleme yapılmıştır. Ayıplı ifa da bir sözleşmeye aykırılık halidir. Buna göre CISG m.35 ayıptan doğan sorumluluğu karşılayan temel madde olarak görülmektedir.

Viyana Satım Sözleşmesi’ne göre malın sözleşmeye uygunluğunun tespitinde ilk olarak taraflar arasındaki sözleşmeye bakılmalıdır. Eğer taraflar aralarında malın niteliğine ilişkin bir anlaşma yapmamışlarsa bu durumda CISG m.35/2’ye göre malın sözleşmeye uygunluğuna karar verilecektir.

Ayıplı ifa halinde alıcı muayene ve ihbar külfetlerini yerine getirmek kaydıyla seçimlik haklara sahiptir. Bunlar ayıpsız bir benzerinin teslimi, bedelden indirim, ücretsiz onarım ve sözleşmeden dönme hakkıdır. Ayrıca alıcı seçimlik hakkını kullanmış olsa bile CISG m.74’e göre tazminat talep etme hakkına da sahiptir.

Kaynakça

  1. Acar, Hakan. “1980 Tarihli Malların Uluslararası Satışına İlişkin Viyana Konvansiyonu’nda Ayıba Karşı Tekeffül”, Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi. 15/2 (2007):25-50. (erişim 12.12.2021)
  2. Akıntürk, Turgut ve Derya Ateş Karaman. Borçlar Hukuku: Genel Hükümler Özel Borç İlişkileri. İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım, 2011.
  3. Atamer, Yeşim. Uluslar arası Satım Sözleşmelerine İlişkin Birleşmiş Milletler Antlaşması (CISG) Uyarınca Satıcının Yükümlülükleri ve Sözleşmeye Aykırılığın Sonuçları. İstanbul: Beta Yayıncılık, 2005.
  4. Ayhan, Hilal Lale. “Birleşmiş Milletler Viyana Satım Sözleşmesi’ne Göre Uluslar arası Satım Sözleşmelerinde Satıcının Ayıba Karşı Tekeffül Borcu”. GÜHFD. 15/2 (2011) :1-57 . (erişim 05.12.2021)
  5. Dalcı Özdoğan, Nuricihan. “İfa Engelleri Hukukunda Amacın Gerçekleşmesi ve Amacın Ortadan Kalkması”, İÜHFD, 2/9 (2018), s.285-311. (erişim 12.12.2021).
  6. Erdem, Ercüment. Milletlerarası Mal Satım Sözleşmeleri Hakkında Birleşmiş Milletler Sözleşmesi. BATİDER.  16/3 (1992):35-105. (erişim 05.12.2021)
  7. Erdem, Ercüment. “Satıcının Malları ve Belgeleri Teslim Borcu”, Milletlerarası Satım Hukuku, Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması. , Yeşim Atamer. İstanbul: On İki Levha, 2008: 105-162.
  8. Erdoğan, İhsan. Borçlar Hukuku Genel Hükümler. Ankara: Gazi Kitabevi, 2017.
  9. Mehdiyev, Kamil . “Milletlerarası Mal Satımına İlişkin Sözleşmeler Hakkında Birleşmiş Milletler Antlaşması (CISG) Çerçevesinde Alıcının Ayıptan Doğan Tazminat Hakkı”, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Üniversitesi, 2019.
  10. Özdemir, Hayrunnisa. Türk Borçlar Kanununa ve Viyana Satım Sözleşmesine (CISG) Göre Ayıptan Doğan Sorumluluğun Şartları. Ankara: Yetkin Yayınları, 2013
  11. Özdemir, Hayrunnisa. “Türk Borçlar Kanunu’na ve Milletlerarası Satım Sözleşmesine Göre Ayıbın İhbar Edilmesi”. MÜHFHAD, 3/22 (2016): 2349-2360.
  12. Yenice, Özge. Türk Borçlar Kanunu ve Viyana Satım Konvansiyonu (CISG) Hükümleri Işığında Gönderme Satımı. İstanbul: On İki Levha, 2015.
  13. Yücer Aktürk, İpek. “Viyana Satım Sözleşmesi Kapsamında Satıcının Ayıptan Doğan Sorumluluğu”. Ankara Barosu Dergisi. (2015): 211-238. (erişim 05.12.2021)

Bir yanıt yazın